Türkiye’deki Organik Tarım Hakkında Yanlış Bilinenler
Birçok şeyi yanlış biliyoruz, araştırmadan kabulleniyoruz. Bunlardan bir tanesi de organik gıda gerçeği. Ben organik tarım denilince bundan 100 yıl önce çiftçiler nasıl üretim yapıyorsa şu anda aynı şekilde üretim yapılması ve hiçbir hormon kullanılmaması olduğunu zannediyordum. Fakat gördüm ki, organik tarım, tohumları ile oynanarak tohumuna hibrit verilerek güçlendirilmiş ve daha sonra hiçbir hormona ihtiyacı olmayan organik gıda ürünlerinin üretimi demekmiş. Bu da aslında hormonludan daha zararlı bir olay.
Bu konuda Prof.Dr. İbrahim Saraçoğlu şöyle diyor:
Türkiye’deki Organik Tarım Gerçekleri
Türkiye’de organik tarımdan bahsediliyor. Yok mu? Evet, var; ama kullanılan tohumlar doğal tohumlar değil, hibrit (melez) tohumlar. Domatese bakıyorsunuz; hakikaten prostat şikayetlerine karşı mükemmel bir çözümdür ya da kalp büyümesine karşı. Aynı zamanda kalbin dıştan yağ bağlamasında hem önleyicidir hem de bu yağı dıştan eritici özelliğe sahiptir vs. Ancak bu doğal tohumdan ise! Ama organik tarım diye konuşulan şey melez tohumlardır. Yani bunların tarımını yaptığınız zaman hiç bir şekilde bu saymış olduğum sağlık konusundaki özelliklere karşı bir güç değildir. Örneğin organik tarımla kazanılmış dometesin içindeki likopen yok, antioksidanları bulamıyorsunuz, insan sağlığı için birinci derecede önemli olan bağışıklık sistemini güçlendirici maddeler yok. Çünkü onu doğal ortamında yetiştirmiyorsunuz, zorlandırılmış şartlar altında yetiştiriyorsunuz. Yani 100 dönümde elde edeceğiniz ürünü 3 dönüme indiriyorsunuz ve kapalı alanda yetiştiriyorsunuz. Yani organik tarımdan elde edilen sebzenin hiç bir şekilde doğal tohumdan elde edilenle eş değil ve onun yerini hiç bir zaman dolduramayacak. Belki organik tarımla uğraşanlar kızacaktır ama benim karşı çıkmamın nedeni şu; bizim doğal tohumlarımız kayboldu ve bunların insan sağlığı üzerinde de bir özelliği, önleyici ve tedavi edici durumu yok.”
Bu arada tohum üretimi Amerikada ve İsrailde yapılmakta.
Bir yanlış bildiğimiz olayda geri dönüşüm. Geri dönüşüm için kullanılan asitler, yardımcı malzemeler okadar güçlü ki çevreye ağaç keserek vereceğimiz zarardan çok daha fazlasını veriyor. Tüketilen suda cabası. 1920 li yıllar göz önüne alındığında şuan 1920 lerden çok daha fazla ağaca sahibiz.Bu kadar tüketim yapmamıza rağmen….
Türkiye’de organik tarımdan bahsediliyor. Yok mu? Evet, var; ama kullanılan tohumlar doğal tohumlar değil, hibrit (melez) tohumlar. Domatese bakıyorsunuz; hakikaten prostat şikayetlerine karşı mükemmel bir çözümdür ya da kalp büyümesine karşı. Aynı zamanda kalbin dıştan yağ bağlamasında hem önleyicidir hem de bu yağı dıştan eritici özelliğe sahiptir vs. Ancak bu doğal tohumdan ise! Ama organik tarım diye konuşulan şey melez tohumlardır. Yani bunların tarımını yaptığınız zaman hiç bir şekilde bu saymış olduğum sağlık konusundaki özelliklere karşı bir güç değildir. Örneğin organik tarımla kazanılmış dometesin içindeki likopen yok, antioksidanları bulamıyorsunuz, insan sağlığı için birinci derecede önemli olan bağışıklık sistemini güçlendirici maddeler yok. Çünkü onu doğal ortamında yetiştirmiyorsunuz, zorlandırılmış şartlar altında yetiştiriyorsunuz. Yani 100 dönümde elde edeceğiniz ürünü 3 dönüme indiriyorsunuz ve kapalı alanda yetiştiriyorsunuz. Yani organik tarımdan elde edilen sebzenin hiç bir şekilde doğal tohumdan elde edilenle eş değil ve onun yerini hiç bir zaman dolduramayacak. Belki organik tarımla uğraşanlar kızacaktır ama benim karşı çıkmamın nedeni şu; bizim doğal tohumlarımız kayboldu ve bunların insan sağlığı üzerinde de bir özelliği, önleyici ve tedavi edici durumu yok.”
Bu arada tohum üretimi Amerikada ve İsrailde yapılmakta.
Bir yanlış bildiğimiz olayda geri dönüşüm. Geri dönüşüm için kullanılan asitler, yardımcı malzemeler okadar güçlü ki çevreye ağaç keserek vereceğimiz zarardan çok daha fazlasını veriyor. Tüketilen suda cabası. 1920 li yıllar göz önüne alındığında şuan 1920 lerden çok daha fazla ağaca sahibiz.Bu kadar tüketim yapmamıza rağmen….
Yorumlar